Bu sure, hiç şüphesiz, Medine döneminin
ilk vahiylerinden biri, belki de ilkidir. Aşağıda 11. notta da belirtildiği
gibi, 13. ayet Hicret sırasında vahyedilmiş olabilir. Dehhâk ve Sa‘îd b.
Cubeyr'in (Zemahşerî tarafından aktarıldığı üzere) bunun Mekkî sure olduğu
şeklindeki görüşleri ise ne bir dış ne de iç kanıta dayanmadığı için kabul
edilemez görünmektedir.
Surenin başlığı, 2. ayetinde zikredilen
Muhammed isminden alınmıştır; ama sure, ağırlıklı olarak Allah yolunda
savaşmanın (kıtâl) çeşitli yönlerini
ele aldığından Hz. Peygamber'in arkadaşları ve hemen ardından gelen kuşak
tarafından Sûratu'l-Kıtâl olarak da
adlandırılmıştır.
1 HAKİKATİ
inkara şartlanmış olan ve [başkalarını] Allah yolundan alıkoymaya kalkışanlar;
Allah, işte onların bütün [güzel ve iyi] işlerini değersiz kılacaktır:1 2 İman
edip doğru ve yararlı işler yapan ve Rableri tarafından Muhammed'e indirilen
hakikate inanmış olanlar ise [Allah'ın rahmetine erişeceklerdir:] Allah onların
[geçmişte işledikleri] kötü fiillerini silecek ve kalplerini sükûna
kavuşturacaktır.2
3 Bu
böyledir, çünkü hakikati inkara şartlanmış olanlar, sahte ve yalanın arkasından
gittikleri halde iman edenler [yalnızca] Rablerinden [gelen] hakikate uyarlar.
Allah, onların gerçek durumu ile ilgili
örnek olayları3 insanlara bu şekilde anlatmaktadır.
4 İMDİ,
[savaşta] hakikati inkara şartlanmış olanlar4 ile karşılaştığınız zaman onları alt edinceye
kadar boyunlarını vurun ve sonra iplerini sıklaştırın;5 ama sonra ya bir lütuf olarak yahut fidye
karşılığı [onları serbest bırakın] ki savaşın izleri tamamiyle silinebilsin:6 [yapmanız gereken] budur.
Ve [bilin ki] Allah dilemiş olsaydı
onları [bizzat kendisi] cezalandırabilirdi; ama [O, mücadele etmenizi istiyor
ki] sizi birbiriniz aracılığıyla sınasın.7
Allah yolunda öldürülenlere gelince,
Allah onların yaptıklarını zayi etmeyecektir: 5 Onlara [öteki dünyada da] rehberlik yapacak ve kalplerini sükûna
kavuşturacaktır, 6 ve onları
kendilerine vaad ettiği cennete koyacaktır.
7 Siz ey
imana ermiş olanlar! Eğer Allah[ın dâvâsın]a yardım ederseniz, O da size yardım
eder ve adımlarınızı sağlamlaştırır; 8 hakikati
inkara şartlanmış olanlara gelince, onları kötü bir akibet beklemektedir; çünkü
[Allah], onların bütün [iyi] işlerini değersiz kılacaktır: 9 bu, onların Allah'ın indirdiğine8 nefret duymaları [yüzü]nden olacaktır; bu
sebeple, Allah, onların bütün yapıp-ettiklerini değersiz hale getirecektir! 9
10 Onlar
hiç yeryüzünde dolaşıp kendilerinden önce yaşamış olan [bilinçli günahkar]ların
sonlarının ne olduğunu görmediler mi? Allah onları kökten yok etti: hakikati
inkar edenlerin tümünü buna benzer (bir akibet) beklemektedir.10
11 Böyle
[olacaktır,] çünkü Allah iman edenlerin koruyucusudur, hakikati inkar edenlerin
ise bir koruyucusu yoktur.
12 Gerçek
şu ki, Allah, iman edip yararlı ve doğru işler yapanları içinden ırmakların
geçtiği bahçelere koyacaktır; hakikati inkara şartlanmış olanlar ise, [bu
dünyadaki] hayatlarından zevk alıp hayvanlar gibi yiyip içseler de [öteki
dünyada] yerleri ateş olacaktır.
13 [Ey
Muhammed,] Seni (yurdundan) kovan bu toplumdan daha güçlü nice toplumları11 yok ettik de onlara bir yardım eden çıkmadı!
14 RABBİNDEN
[aldığı] açık bir kanıta göre davranan kimse, yaptığı kötülükleri [her zaman]
kendisine güzel görünen ve yalnızca kendi keyfine göre hareket eden kimse ile
bir olur mu?12
15 Allah'a
karşı sorumluluk bilinci duyanlara vaad edilmiş olan cennet örneği13 -[bir cennet ki] içinde zamanın bozamadığı
sudan ırmaklar, tadı hiç değişmeyen sütten ırmaklar, içene lezzet veren
şaraptan ırmaklar14 ve saf süzme baldan ırmaklar var ve içinde
[yaptıkları güzel işlerin] bütün meyvelerini ve Rablerinin mağfiretini
tadabilme15 (imkanı) var: işte bu [cennet], ateşi mesken
edinenlerin ve bağırsaklarını parçalaması için yakıcı ümitsizlik sularını16 içmeye mahkum edilenlerin [hak ettikleri
karşılık17]
ile bir olur mu?
16 Şimdi
bu çaresiz günahkar]lar arasında seni [ey Muhammed] dinliy[or görün]enler var,18 ama yanından ayrıldıktan sonra [senin
mesajını] anlamış olanlara19 [küçümseyici bir edayla]
“O şimdi ne anlattı bakalım?” diye sorarlar.
Böyleleri, kalpleri Allah tarafından
mühürlenmiş olanlardır, çünkü onlar [her zaman] sadece kendi tutku ve
ihtiraslarına uymuşlardır.20 17 Doğru yola ulaş[mak istey]enlere gelince, Allah, onların [kendi]
rehberliği[ne uyma arzu ve yetenekleri]ni çoğaltır ve Allah'a karşı sorumluluk
bilinçlerinin derinleşmesini sağlar.21
18 Öyleyse
onlar, [kalpleri mühürlenmiş olanlar,] Son Saati mi bekliyorlar, onun ansızın
gelmesini mi? Şüphesiz o(nun geleceği) şimdiden haber verilmiştir!22 O bir kez başlarına geldikten sonra, [geçmiş
günahlarını] hatırlamalarının onlara ne faydası olacak?23
19 O
halde, [ey insanoğlu,] bil ki Allah'tan başka ilah yoktur, ve [hâlâ vakit
varken] kendi günahlarının ve öteki bütün mümin erkek ve kadınların
[günahlarının] bağışlanmasını dile: çünkü Allah bütün geliş-gidişlerinizi ve
[dinlenmek için] bütün kalışlarınızı bilir.24
20 İMANA
ermiş olanlar: “[Bize mücadele izni veren] bir vahiy indirilmeli değil miydi?”25 derler.
Ama, şimdi savaştan bahseden açık ve
kesin hükümlü bir vahiy26 indirildiğinde kalpleri
hastalıklı olanların, sana [ey Muhammed,] ölüm korkusundan bayılmaktaymış
gibi baktıklarını görürsün! Ve fakat onlar için en iyisi, 21 [Allah'ın çağrısına] uymak ve [O'nun] rızasını kazanabilecek bir
söz (söylemek)tir:27 konu [O'nun indirdiği
vahiy tarafından] çözümlendiği için Allah'a karşı sadık olmak onların kendi
iyiliği içindir.
22 [Onlara
sor:] “Siz, [Allah'ın buyruğundan] uzaklaştıktan sonra, [kendi eski yollarınıza
dönmeyi tercih ederek] yeryüzünde bozgunculuk yapar ve [bir kez daha] akrabalık
bağlarınızı koparır mıydınız?”28
23 Böyleleri,
Allah'ın gözden çıkardığı, [hakikatin sesine karşı] sağırlaştırdığı ve [ışığa
karşı] gözlerini körleştirdiği kimselerdir!29
24 Öyleyse,
onlar bu Kur’an üzerinde hiç düşünmezler mi? Yoksa kalpleri üzerinde kilitler
mi var?
25 GERÇEK
ŞU Kİ, kendilerine doğru yol apaçık gösterildikten sonra sırtlarını [bu mesaja]
dönenler [böyle yaparlar, çünkü] Şeytan onların hayallerini süsleyip bezemiş ve
onları sahte ve düzmece ümitlerle doldurmuştur: 26 [evet, sırtlarını ona dönerler,] çünkü30 onlar, Allah'ın vahyettiği her şeyden nefret
edenlere, “Bazı konularda31 sizin görüşlerinizle
uyuşuyoruz” derler.
Ama Allah onların gizledikleri
düşüncelerini bilir: 27 Peki,
melekler onları öldükten sonra bir araya toplayıp yüzlerine ve sırtlarına
vururken ne olacak halleri?32 28 Böyle olacaktır, çünkü onlar
Allah'ın kınadığı şeylere uydular ve O'nun hoşnutluk[la karşılayacağı her
şey]den33 nefret ettiler: böylece Allah, onların bütün
[güzel] fiillerini değersiz kılmıştır.
29 Yoksa,
kalplerinde hastalık olanlar zannederler mi ki Allah onların ahlakî zaaflarını
açığa çıkarmayacak?34
30 Eğer
dileseydik onları sana açıkça gösterirdik ki görünür/dış işaretlerine bakıp35 onları kesin olarak teşhis edebilesin: ama
[öyle olsa bile,] sen onları seslerinin tonundan36 mutlaka tanırsın.
Ve Allah yaptığınız her şeyi bilir [ey
insanlar:] 31 ve hepinizi mutlaka
sınayacağız ki [Bizim yolumuzda] üstün gayret gösterenleri ve sıkıntılara
göğüs gerenleri (diğerlerinden) ayırabilelim:37 çünkü biz, bütün iddialarınızı[n38 doğruluğunu] deneyeceğiz.
32 Gerçek
şu ki, hakikati inkara şartlanmış olan ve [başkalarını] Allah yolundan
alıkoyanlar ve doğru yol rehberliği kendilerine tevdî edildikten sonra [bu
şekilde] kendilerini (Allah'ın) Elçisi'nden koparanlar39 hiçbir şekilde Allah'a bir zarar veremezler;
ama Allah, bunların bütün fiillerini değersiz kılacak, boşa çıkaracaktır.
33 Siz ey
imana erenler! Allah'a ve Elçi'ye itaat edin, ve [iyi/güzel] fiillerinizi heder
etmeyin!
34 Hakikati
inkara şartlanmış olan ve [başkalarını] Allah yolundan alıkoyan ve sonra
hakikat inkarcıları olarak ölenlere gelince; Allah onlara mağfiretini
bağışlamayacaktır!
35 BÖYLECE,
[adil bir dâvâ uğrunda mücadele ettiğinizde,] korkup gevşemeyin ve barış için
yalvarıp yakarmayın: Allah sizinle beraber olduğuna göre [sonunda] mutlaka siz
üstün geleceksiniz40 ve O, sizin [iyi ve
güzel] fiillerinizi zayi etmeyecektir.
36 Bu
dünya hayatı, bir oyundan ve geçici bir eğlenceden ibarettir: ama eğer
[Allah'a] inanır ve O'na karşı sorumluluk bilinci duyarsanız size (hak
ettiğiniz) her türlü ödülü bağışlayacaktır.
Dikkat edin! O sizden sahip olduğunuz
bütün varlıkları [kendi dâvâsı uğrunda feda etmenizi] istemez:41 37 [çünkü,]
O her şeyinizi isteseydi ve sizi zorlasaydı42 [onlara] cimrice sarılırdınız ve böylece sizin
ahlakî zaaflarınızı43 ortaya çıkarmış olurdu.
38 Bakın,
[ey müminler,] sizler Allah yolunda sınırsızca harcama yapmaya çağrılıyorsunuz:
ama sizin aranızda [bile] cimrice davrananlar var! Ve kim [Allah yolunda] cimrice
davranırsa, sadece kendisine karşı cimrilik yapmış olur: Çünkü Allah
kendi-kendine yeterlidir, halbuki siz [O'na] muhtaçsınız; ve şayet [O'ndan] yüz
çevirirseniz, başka toplumları sizin yerinize geçirir ve onlar sizin gibi
yapmazlar!